Film Üzerine etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Film Üzerine etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Aralık 2010 Perşembe

Easy A (2010)


Yönetmen : Will Gluck
Senaryo : Bert V. Royal
Oyuncular: Amanda Bynes (Marianne) , Emma Stone (Olive Penderghast) , Cam Gigandet (Micah) , Stanley Tucci (Dill Penderghast) , Penn Badgley (Woodchuck Todd)
Tür : Komedi / Romantik
Öktem'in Puanı: 6.0

İnsanın belli zamanlarda bu tür rahat, yormayan daha doğrusu düşündürmeyen filmleri izlemesi gerekiyor, aynı zamanda ihtiyaç duyuyor. Bu tür filmler 2 saate yakın bir zaman size eğlenceli vakitler yaşatabiliyor, üzerinizdeki huzursuzluğu ya da olmayan moralinizi yerine getirebiliyor.Bu tarif etmeye çalıştığım ruh halindeyken izleme frsatı buldum filmi. Genel anlamda ne çok güldürdü ne de olmayan moralimi düzeltti diyebilirim. Ara ara sıcak bir havada 10 metrelik bir gölgeden geçmek gibiydi. Filmin sonunda anlam çıkarmanız ya da en güzel sahnesi şuydu buydu diyeceğinizi sanmıyorum. Bunu söylerken bu tür romantik/komedi filmleri düşkünlerini ayrı tutuyorum. Emma Stone'un güzelliği filmde kendini bayağı bir hissettiriyor.Sadece Emma Stone hatrına izleyen birçok kişi olduğunu düşünüyorum. Başka da bir şey bulacağınızı düşünmüyorum açıkcası. İzlemeye de bilirsiniz..

Filmin konusu üzerine, söylediği bir yalanla önüne geçemediği şeylerden çıkar elde eden bir kız üzerinde gelişen olaylar bütününe konusu diyebiliriz. Çıkar elde ederken, klasik vicdani bağlamalar var. Acıyan, üzülen ve türlü yalanlara ortak olan bir kız izliyoruz film boyunca ve bununla da kalmayıp 50 dolar, 100 dolar civari aldığı paralar var (Güle güle harcasın, parasında gözümüz yok) Son sahnelerinde o kadar bekletilen ve bir şey göremeyen seyircinin gözünü aşk ile doyurmaya çalışmaşlar. Bu da bizi tatmin etmiyor ne yazık ki. Kısıtlı vaktin varsa izlemenizi tavsiye etmiyorum, izleyecek bir şey bulamadığınız bir boş vaktinize denk gelir ve seyredersiniz umarım..


8 Ağustos 2010 Pazar

Shrink



Shrink kelime anlamı olarak şudur ya da budur gibi bir giriş yapmak istemiyorum.Kimsenin bununla ilgileneceğinide zaten düsünmüyorum.O halde geçelim, uğraşmayalım.
Teknik konulardan çok mesaja ve temaya dokunmak istiyorum.Kevin Spacey filmi oldugu icin dikkatimi cekti öncelikle.Nedir, ne anlatir bu film ? diye bir göz attim ve konusu beni kendine cekti direkt.Buraya kadari alt yapiydi.Bundan sonrasinda filme dahil oldugumuz kısım.

Karakterler ilgi cekiciydi.Birbiriyle bağlantili insanların farklı hayatlarını ele alırken aynı zamanda birbirine ne kadar benzediklerini gözler önüne seriyor film.Hayatımızda da böyledir bu film.Los Angels ya da Paris ya da ücra bir kösedeki kasaba, herkesin hayati temelde birbirne benzer.Acı ağırlıklı hayatlarımız vardır farketmesekte.Kücük seyler mutlu olma peşine düserekte kendimizi kandiririz. Hatta bunun için bir kitap vardi di mi? (Üstün Dökmen- Küçük Şeyler- Her lisenin elinde görebiliriz bu kitabı zaten ne anlıyorlarsa.Her neyse) Filmde de aynen bu şekilde cereyan ediyor durum örgüsü.
Bu kadar iyi karakterleri yakalamis bir filmin finali anlamsız bir anlam yükleme cabasi icinde birakti beni.Özellikle bizim ülkemizde ''Mutlu Son'' ile bitmeli mantiğini görmemde beni bir o kadar kastı.Ne gereği vardi tüm karakterlerin boktan hayatının yoluna girdiğini göstermenize bize? diye sordum kendi kendime.Cevap alamadim tabi doğal olarak.Çünkü hayatta gerçekten her şey yoluna girmiyor.Filmlerde ya da okuduğumuz kitaplarda her şeyin yoluna girdiğini farkederek hayatımızı şekle sokucagımız düsünülüyorsa, kendi egolarını bizim üzerimizde tatmin ettiklerini söyleyebilirim size o yazar ya da senarist bozuntularının, en azından bir kısmının. Evet bu arada herkese sallamak gibi bir huyum var.Bunun beni yücelteceğini, dikkat cekmemi saglayacagını düsünüyorum. Simdi de akıl okuma işine girdim.Nasıl?

Ot ve diğer uyuşturucuları filmde sıklıkla görüyoruz ve insan düşünmeden edemiyor tabi. Bu kadar çok ot tüketilen bir film setinde bu son normalmidir yoksa anormalmidir? diye.Herkesin kafasi güzeldi sanırım. Film cekiyoruz aslında bu ot değil diyerekte ot içmeyi yasal bir hale sokan yönetmen var mıdır acaba? Kevin Spacey ve ot bu arada insani ot içmeye yöneltmiyorda değil dogrusu. Gayet başarılıydı oyunculuğu.Hakkını vermek istiyorum. Kevin Spacey de bunu bekliyordu demeyin!! duydum.

Filmle ilgili son kısmını mutlu son ile bittiğini söylediğim için artık izlemenize gerek kalmadi.Bunu yaptiğim içinde pişman değilim.Bazi yönetmenlerin sinemada yeni teknikler deneme ya da farklı bakış açılarını yakalamak adını filmin sonunda başlayıp celtikleri filmi bayılarak izliyorsunuz bir kısmınız ne olsa... Karakterleri merak edip, performans izleme düsünceniz varsa bu filmi beğeneceğinizi düsünüyorum.İzleyiniz yani tavsiye ederim.

Yine bir Spacey filmi izlemeyi dusunuyorum bugün ya da yarın.Beğenirsem yazar mıyım ? Bilmiyorum. Zaten merakla düsüncelerimi bekleyenlerinde oldugunu pek sanmıyorum.İlk defa bir film için yazdiğim yazıyıda okumadan geçen bir çok kişiden biri olacağınızıda düsünüyorum.Kötü biriyim ya da yanliş durumlarda kullandiğimiz ''senin için fesat'' sözüyle de noktaliyorum.Kendi kendime konusmam sona erdi.Bu kadar.